Üst Manşet

30-12-2025

17:39

Mahatma Gandhi Kimdir?

Mahatma Gandhi Kimdir?

Mahatma Gandhi Kimdir?

Şiddetsiz Direnişin Sesi: Mahatma Gandhi’nin Özgürlük Mücadelesi ve İnsanlığa Bıraktığı Miras
  • 2
  • 0

Mahatma Gandhi, tam adıyla Mohandas Karamchand Gandhi, 2 Ekim 1869’da Hindistan’ın Porbandar kentinde dünyaya geldi. Orta sınıf bir ailenin çocuğu olan Gandhi’nin babası bölgesel bir yönetici, annesi ise dindar ve geleneklerine bağlı bir kadındı. Bu aile ortamı, küçük Gandhi’nin karakterinin şekillenmesinde önemli bir rol oynadı. Sadeliği, doğruluğu ve ruhsal disipline verdiği önemi büyük ölçüde annesinden öğrendi.

Gençlik yıllarında hareketli bir yapıya sahip olmayan Gandhi, içine kapanık ve çekingen bir çocuk olarak tanımlanır. Ancak eğitimine büyük önem verildi. 1888’de hukuk eğitimi almak için İngiltere’ye gitti. Londra’da bulunduğu süre boyunca yalnızca hukuk okumadı, aynı zamanda dünya düşüncesini tanıdı. Vejetaryenlik, dinler arası diyalog ve ahlak felsefesi gibi konulara yoğun ilgi duydu. İngiltere’de geçen bu yıllar, onun dünya görüşünü derinden etkiledi.

1891’de Hindistan’a dönen Gandhi, kısa süreli bir avukatlık kariyerinin ardından iş bulmakta zorlanınca Güney Afrika’ya gitti. İşte onun gerçek anlamda siyasi ve toplumsal mücadelesi burada başladı. Güney Afrika’da Hintlilere uygulanan ırkçı politikalarla karşılaşması, hayatının dönüm noktası oldu. Bir tren yolculuğu sırasında yalnızca ten rengi ve kökeni nedeniyle dışarı atılması, Gandhi’yi derinden sarstı. Bu olay, onu adaletsizliğe karşı örgütlü bir mücadelenin gerekliliğine ikna etti.

Gandhi, Güney Afrika’da yaşayan Hint topluluğunu örgütleyerek şiddetsiz direniş ilkesine dayalı bir hareket başlattı. Sanskritçe “hakikatin gücü” anlamına gelen Satyagraha kavramını geliştirdi. Amacı, adaletsizliğe boyun eğmemek fakat bunu şiddete başvurmadan yapmak, düşmanı yok etmek değil, bilinçlendirmekti. Yıllar süren bu direniş, sonunda apartheid yönetiminin bazı düzenlemeleri değiştirmek zorunda kalmasıyla sonuçlandı.

1915’te Hindistan’a kesin dönüş yapan Gandhi, kısa sürede bağımsızlık hareketinin sembol ismi haline geldi. İngiliz sömürge yönetiminin ekonomik ve siyasi baskısı giderek artmış, halk yoksulluk içinde bırakılmıştı. Gandhi’nin çağrıları, yalnızca siyasi özgürlük değil; aynı zamanda ahlaki ve toplumsal bir uyanış niteliği taşıyordu. O, Hindistan’ın sadece bağımsız bir devlet değil, aynı zamanda adil ve erdemli bir toplum olmasını istiyordu.

Gandhi’nin yöntemi, sivil itaatsizlik üzerine kuruluydu. Vergileri ödememek, hükümetin kanunlarına barışçıl yollarla karşı çıkmak, sembolik yürüyüşler düzenlemek gibi eylemlerle İngiliz yönetimini zorladı. 1930’da gerçekleştirdiği ünlü Tuz Yürüyüşü, bu direnişin dönüm noktalarından biri oldu. Gandhi, binlerce kişiyle birlikte kilometrelerce yürüyerek denizden tuz çıkardı ve İngilizlerin tuz tekeline meydan okudu. Bu olay, dünya medyasında geniş yankı uyandırdı.

Gandhi defalarca tutuklandı, hapsedildi. Fakat her defasında şiddete başvurmadan direnmeyi sürdürdü. Onun için mücadele, yalnızca politik bir eylem değil; aynı zamanda ruhsal bir yolculuktu. Basit yaşadı, elbisesini kendisi dokudu, lüksü reddetti. Bu tutumu, halkla arasındaki bağı güçlendirdi.

Hindu ve Müslümanların bir arada yaşamasını savunan Gandhi, mezhep çatışmalarına da şiddetle karşı çıktı. Ancak Hindistan bağımsızlığa yaklaşırken ülkede derin dini ayrılıklar ortaya çıktı ve 1947’de Hindistan ile Pakistan’ın ayrılmasıyla sonuçlandı. Gandhi bu bölünmeye karşı çıksa da süreci durduramadı. Buna rağmen iç savaşı engellemek için farklı bölgelerde barış yürüyüşleri gerçekleştirdi, açlık grevleri yaptı.

15 Ağustos 1947’de Hindistan bağımsızlığını ilan etti. Bu tarih, Gandhi’nin yıllar süren mücadelesinin zaferiydi. Ancak Gandhi bu süreçte siyasi bir makam talep etmedi. O, “halkın vicdanı” rolünü benimsemeyi tercih etti.

Ne yazık ki bağımsızlıktan kısa bir süre sonra trajik bir olay yaşandı. 30 Ocak 1948’de Yeni Delhi’de bir Hindu milliyetçisi tarafından suikasta uğradı ve hayatını kaybetti. Gandhi’nin ölümü, yalnız Hindistan’da değil; tüm dünyada büyük bir şok ve üzüntü yarattı. Cenazesine milyonlarca insan katıldı.

Gandhi, yalnızca bir siyasi lider değil; bir ahlak filozofu ve insanlık savunucusu olarak da kabul edilir. Şiddetsiz direniş ilkesi, Martin Luther King Jr., Nelson Mandela ve daha birçok lider için ilham kaynağı oldu. Onun yaklaşımı, adaletin ancak ahlaki bir temel üzerine kurulabileceğini savunuyordu.

Gandhi’nin hayat felsefesi üç temel ilkeye dayanır:

  • Ahimsa (Şiddetsizlik): Başkasına zarar vermemek yalnızca fiziki değil, zihinsel bir tutumdur.

  • Satyagraha (Hakikatin gücü): Gerçek uğruna direnmek, fakat düşmana nefretle yaklaşmamak.

  • Tapasya (Öz disiplin): Kişinin içsel arınmayı sürekli bir hedef olarak görmesi.

Bu ilkeler, yalnızca siyasi mücadelede değil; kişisel yaşamda da rehber olmayı amaçlıyordu.

Gandhi, kadın haklarını destekledi, kast sistemine karşı çıktı, köylülerin ve işçilerin yaşam koşullarını iyileştirmeye çalıştı. Ona göre bir toplum, en zayıf halkasının refahıyla ölçülürdü.

Bugün Gandhi, “Mahatma”, yani “Yüce Ruh” unvanıyla anılıyor. Bu unvan ona halkı tarafından verildi ve bir saygı ifadesi olarak kullanılmaya devam ediyor. Portresi Hindistan para birimleri üzerinde yer alıyor, 2 Ekim ise “Gandhi Günü” olarak kutlanıyor.

Mahatma Gandhi’nin mirası, yalnızca bir ulusun bağımsızlığıyla sınırlı değil. O, vicdanın siyasetteki gücünü ve barışçıl direnişin etkisini tüm dünyaya kanıtladı. Bugün barış hareketlerinin, insan hakları savunucularının ve özgürlük mücadelelerinin arkasında onun öğretilerinin izlerini görmek mümkün.

Gandhi, dünya tarihine şu mesajı bıraktı:
“Şiddet, kısa vadede kazanmış gibi görünse de, asıl zafer her zaman adaletin ve hakikatin olacaktır.”

Yorumlar (0)

Yorum Yaz

Biliyor Musun?

Öne Çıkanlar!

Neler Popüler

Son Yazılar

Editör'ün Seçtikleri

Bülten'e Kayıt Olun

Bildirim Almak İçin E-Postanızı Girin.